Fr, 30.Mai.2025 - 11:35
Vitrindeki Kitaplar

Sanat Tarihimizin Bilinmeyen Bir Ressamı  Ali En-Nakşibendî Er-Rakım

Azade Akar
Numune eserlerin ardında şüphesiz birikim, tecrübe, azim, fedakârane çalışma ve gayret bulunur... Azade Akar, Sanat Tarihimizin Bilinmeyen Bir Ressamı Ali En-Nakşibendî Er-Rakım isimli kitabıyla sanatkâr ecdadımızın Osmanlı kitap sanatlarına yaptığı katkıları gözler önüne seriyor. Topkapı Sarayı yahut namı diğer Fatih Nakkaşhanesi yüzyıllar boyunca Osmanlı Cihan Devleti'nin kitâbiyât hizmetlerini yerine getirerek, medeniyetimize birbirinden âlâ eserler kazandırdı... Burada yaşayan onlarca müzehhip, nakkaş, mimar, hattat, cilt ve kâğıt ustası, ince bir zevki özenle işleyerek, sarayın ve Devlet-i Âli Osmanî'nin tezyinat hizmetlerini yerine getirdi. Medeniyetin kadife görünüşlü demir süngerleri Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi gibi eskimez zamanlara ait pek çok müessesenin/ kıymetin üzerinden geçti! Uzun yıllar boyunca kadim sanatlar, mahir sanatkârlar, kudretli zanaatkâr birkaç satırlık ansiklopedi maddelerine nasıl sıkıştırıldıysa kitâbiyât hizmetlerinde önemli yeri bulunan çiçek ressamları da tezyin ettikleri kitapların cildine hapsedildi. İnsanımız, Van Gogh'un ayçiçeği tablosunu, bunun hikâyesini, 'Van Gogh sarısı'nı biliyor; lakin ne hazindir ki Osmanlı'nın en önemli çiçek ressamlarından Abdullah Buhari'yi; Ali Üsküdari'yi bilmiyor; bu yazımızın mevzuu olan Ali Nakşibendî'nin ismi ise unutulup gitmiş.   Kütüphanelerin tozlu rafları arasında ziyaretçilerini bekleyen kimi yazma eserler vardır ki, dikkatlice kulak verdiğinizde hoş kokulu satır aralıklarında usta bir hattatın kamış kalemin zikrini;  gönlü yanık bir müzehhibin fırçasının sedasını duyabilirsiniz... Bahsettiğimiz sesi duyanların başında hiç şüphesiz Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver Hocamız gelir... Kültür, sanat ve fikir dünyasına yaptığı katkılar dolayısıyla birçok ödül alan Süheyl Ünver Hoca, 1500 makaleye, 500 kitaba ve binlerce resme/tezhibe/minyatüre imza atmış bir kültür ve sanat tarihçimizdir. Klasik tezyini sanatlarımıza ait tetebbuatını başta kızı Gülbün Ünver Mesara, gelini Dürdane Ünver olmak üzere öğrencileri, günümüzün yaşayan en büyük tezhip ustaları Cahide Keskiner'e; Azade Akar'a ve müteakip yıllarda da Semih İrteş'e öğreterek, saray tezhip ekolünün yaşatılmasını temin etmiştir. Talebelerinden Azade Akar, Süheyl Hoca'nın vefatından 25 yıl sonra bir vasiyetini yerine getirerek Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi sermüzehhiplerinden, çiçek ressamı Ali En-Nakşibendî Er-Rakım'ı, bahsettiğimiz kütüphanelerin tozlu raflarından çıkartarak, günümüz insanının irfan ve idrakine takdim etti... Sanat Tarihimizin Bilinmeyen Bir Ressamı Ali En-Nakşibendî Er-Rakım, Nakkaş Tezyini Sanatlar Merkezi'nin ilk yayını... Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bu kitap Osmanlı çiçek ressamı Ali Nakşibendî'yi tezyinatını yaptığı, Hicrî 1222 tarihli Halil Hüdaî ketebeli Kur'an-ı Kerîm özelinde tafsilatlı bir şekilde tanıtıyor... Azade Akar Hocamız kitabını bir kadirşinaslık örneğiyle "Ali En Nakşibenî Er-Rakım hakkında neşriyat yapılmasını ve sanat âlemine takdim edilmesini muhakkak isteyen, beni bu yolda yönlendiren ve nihayet ulaştıran değerli Hocam, merhum Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver'in aziz hatırasına bu kitabı ithaf etmeyi bir borç bilir ve şeref sayarım" cümleleriyle, hocasının hatırasına ithaf ediyor... Numune eserlerin ardında şüphesiz birikim, tecrübe, azim, fedakârane çalışma ve gayret bulunur... Ali Nakşiben'dî kitabı işte bu türden, numune bir kitap. Çalışma, Semih İrteş'in Gülbün Ünver Mesara'nın, Mamure Öz'ün ve talebeleri Recep Cengiz'in yoğun emekleri neticesinde ortaya çıkmış.  Bir başka ifadeyle eser niteliğindeki kitabla Azade Hanımla birlikte dört tezhip ustasının daha eli değmiş. Son yıllarda ismi prestij kitaplarla birlikte anılmaya başlayan Yüksel Yücel de kitabın tasarımını yaparak yayın sürecini takip etmiş... Bilindiği üzere 18'inci yüzyıl, Osmanlı çiçek ressamlığının en parlak devridir. Ali Nakşibendî işte böyle bir devirde Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi'nde eser veren usta sanatkârların başında gelir.  
Yazar: Azade Akar
49,90 €

Weitere Informationen

Kitapta şimdiye kadar ortalama okurdan kitap sevdalılarına kadar hemen hiç kimsenin adını duymadığı çiçek ressamının çiçek dünyası, bitki algısı, çiçeklere bakışı, rokoko, ampir ve barok üslûplarını kendi öz tarzı ve tavrı ile resmederek Türk üslubuna nasıl dönüştürdüğünü izah edip Ali En Nakşiben'dîyi ve özgün çalışmalarını naif bir dille takdim ediyor. Akar, Nakşibendî'nin biyografisini iki cümleyle şu şekilde özetliyor: "1807 senelerinde, III. Selim devri saray nakışhanesinin Nakşibendî tarikatına mensup, orta yaşlarda olan, tanınmış bir müzehhiptir. Hattatlıkla da meşgul olmaktadır ve mahlası Râkım'dır." Yazının bu yerinde Hüdayi mahlaslı saray hattatının kamış kaleminden neşet eden elyazması Kur'an-ı Kerim'in özelliklerine yer verelim: Nefis bir nesih hatla yazılan Kur'an-ı Kerim'in yazı ölçüsü 5.5 x 9.7 kutrundadır. Nesih hatlar, dönemin tüm kemâlâtını havi olup "ayet'ül ber kenâr" olarak hazırlanmıştır. Kur'an-ı Kerim'in her sahifesinde 15 satır vardır. Yazı kenarları parlak sarı altın ve mat yeşil altın kullanılarak, iki ve dört milimetrelik çift bordürlerle çerçevelenmiş olup, dört siyah cetvel ile çevrilerek en dışa kırmızı bir cetvel çekilmiştir. Cilt, deri üzerine altın ve tarama usulleriyle çalışılmış olup pek nefistir. Kap içine ise zilbahar tarzında bir nakışlama kullanılmıştır. Ölçüleri 10.5 x 17 cm. kutrundadır. Kullanılan kâğıt, koyuca boyalı olup, Hind âbâdisi denilen en iyi cinstendir. Tezhip ve süslemeler "şükûfe" tarzı kullanılarak yapılmış 254 parça nakıştan ibarettir. Ketebe sayfası zengin rokoko motiflerle bezenen kutlu kitapta 106 adet sade çiçek buketi şeklinde hizip gülleri bulunmaktadır. Yazı aralarında sade altın noktalar bulunan Kur'an-ı Kerim'de 29 tane vazolu çiçek şeklinde hizip gülleriyle birlikte her biri diğerinden farklı motiften oluşan 112 adet çeşitli tezhip uygulaması bulunmaktadır. Ali Nakşibendî'nin tezhip ve çiçek ressamlığı sanatlarının tüm inceliklenin yer aldığı Kur'an-ı Kerimin ketebe bölümünde şu ifadeler yer alıyor: "Ketebehû el-abdü'z-za'îf türâbü akdâmi'l-mesâkîn Hâfız Halîl el Hüdâyî ser-müezzin-i hazret-i tâc-dârî Hâne-i Hâssa li seneti isnâ ve ışrîn ve mi'eteyn ve elf min hicreti men lehü'l-izzü ve'ş-şeref" Ketebenin alt bölümünde ayrı bir kartuş içerisinde "Zehhebehû Ali en Nakşibendî er-Râkım" yazmaktadır. Son sözü, Azade Hocamıza bırakalım: "Klasik Osmanlı sanatına hayranlık duymamak mümkün değildir. Ancak bazı negatif görüşlere bağlı kalıp 200 seneye yakın bir zaman devan eden Osmanlı sanatını ve sanatseverlerini etkilemiş olan bu yeni resim tarzını hakir görmek, sevmemek ve ihmal etmek doğru değildir, diye düşünmekteyiz. Koleksiyonlarımız bu tarzda tezyin edilmiş sayısız nadide el yazmaları ile doludur. Bunları araştırmak, tanıtmak ve sanatsal değerlerinden istifade etmek, geleneksel sanatlarımızla meşgul olanların başlıca görevlerinden biri olmalıdır." (Dünya Bülteninden alinmistir.)
Daha evvel bakmış olduğunuz ürünler
 
Değerlendirme
Yorum bulunmamaktadır: Yorum yazınız!